31 Mayıs 2008 Cumartesi

Kullanma kılavuzu





Gördüğüm en efsane, absürd kullanma klavuzunu sizlerle paylaşıyorum, ahahaha ben buna gülüyorum ya...

29 Mayıs 2008 Perşembe

Orman gibi olduk maşallah


Başlıyorum... Annemi nasıl öldüreyim diye facebook'ta anket düzenleyen çocuk, Komünistler Çin'e gitsin kafasını değiştirsin diyen ekonomi bakanı, telekulak, böcek adı verilen dinleme aletlerinin satışı legal, kullanmayı yasadışı yapan yasalar, yarışmacıya "Benim tipim şerefsize mi benziyor?" diyen program sunucusu&futbol yorumcusu, alanen kanser olma riski taşıyan Marmara sularının plajlarını halkımıza sunmayı başarı bilen yerel yönetimler, kendisi hakkında kaçıncı davası olduğunu hatırlayamayacağımız, her nedense hiçbirinden suçlanamayan tatlısesli arabesk şarkıcısı, 21 gündür izinsiz, kuralsız, şuursuzca başkentilelere Kızılırmak suyunu içirip, göğsünü gere gere ortaya çıkan belediye başkanı, "Avrupanın en iyisi" ödülünü alan alışveriş merkezine kaçak kat çıkanlar...
Daha lazım mı?
Siz biraz daha bakın etrafa bunlar ve türevlerinden çok var, valla bak. Şaşı bak şaşır oynasan bu kadar şaşıramazsın, bravo lan hepinize.

25 Mayıs 2008 Pazar

Bana el kol hareketi yap



Yazılacak çok birşey olmadığından mütevellit sizi resimle baş başa bırakıyorum. Hep kuş, köpek yapıyorsunuz biliyorum, yeni heyecanlar denemenin vakti sizce de gelmedi mi?! aman ne heyecan.

23 Mayıs 2008 Cuma

Acayip acayip işler


Bu aralar sıkça, hoş&acayip haberlere denk geliyorum sağda solda(sağ gazete, solda internet falan olsun bari). Misal Türkiye'nin senelerdir tartış tartış bitmeyen, hiç bir siyasi büyüğümüz(?)ün çözemediği fiş toplama, vergi kaçırma olayıyla ilgili çok nefis bir çözüm okudum, durun anlatacam. Malumunuz bizim ülkede bizzat benim de dahil olduğum insanlarımız fiş almaz pek, öyle anca büyük mağazadan alacaksın bir şeyler onlar zaten kendiliğinden verecekte öyle. Çin ise ne yapmış, yıllar önce Metin Akpınar & Zeki Alasya'lı önce fiş sonra alışveriş fikrini uygulanabilir kılmış; fişleri kazı kazan haline getirmiş. Çok basit ve zekice bir uygulama, ucunda para çıkma ihtimali olan bir fişi herkes çatır çatır alır vallahi, billahi. Al sana süper vergi denetimi yöntemi, al sana akılcı çözüm. Sonra şey var efendim, eski Fenerbahçe'li oyuncu Can Bartu bir FB-GS derbisinde 28 sayı atmış. Evet bildiğiniz basketbolda gitmiş 28 sayı atmış, sonra koştur koştur akşam ki FB-GS futbol derbisine yetişmiş ve bir de orda gol atmış, ahahhaa yok artık diyorum, hazza gel, efora gel, olur mu lan öyle şey... Elbet Burger King'e gitmişsinizdir bir ara, belki mütemadiyen, gitmişken "sarımsaklı mayonez de alabilir miyim lütfeğğn" demişsinizdir, heh işte her yediğinizde damağınızda kalan, kızartmalı yiyeceklere damgasını vuran sarımsaklı mayonezi sadece Burger'da yeme üzüntüsü bitiyor, bu coşku Tat'ın çıkardığı sarımsaklı mayonez ile evlerimize kadar geliyor, çoktandır gelmiş, ben anca bulabildim geçenlerde evet, deneyin. Şey güzel oldu yemekten açılmışken konu(konuyu açan benim topu size niye atıyorsam), Uludağ limonata çıkarmış hazır, 1 litrelik şişede, hazır bir limonata için oldukça başarılı, deneyin yaz günü, serin serin. Son olarak Masstival kadrosunu açıklamış bir miktar, bir miktar diyorum zira yeni isimler ekleyeceklerini iddia ediyorlar, bana biraz vasat geldi, Efes One Love'da, Masstival'de kadroları itibariyle yazı ateşliyecek bir line-up yakalayamadı ne yazık ki, Whitesnake ve Def Leppard'a kesinlikle saygıda kusur etmemekle birlikte, aradığım yaz coşkusunu bulamıyorum, edemeyrum. Bay bay!

21 Mayıs 2008 Çarşamba

Söyleyecek söz var


Tam 12 gün kadar olmuş yeni bir şeyler yazmayalı, ilk birkaç günü tamamiyle benim kontrolüm altındaydı esasında, sözünü saklayan, gerektiği yerde konuşan ağır abi darbesini vurmayı planlıyordum. Tabi benim planlı karizma kazanma hareketim dakkasına fasa fiso oldu. Şehir dışına çıkmalar ve başka sebeplerden iki lafı bir araya getirip Arial edemedim, Times New Roman edemedim. Efendim bilenler bilir, hepimizin sevgilisi, gönlümün sultanı web tarayıcısı Firefox 3 çıktı dolanıyor uzun zamandır, şu anda da beta 5 ile bizlerle birlikte, yakın zamanda test sürümü olmaktan çıkacak gibi gözüküyor. Bunları neden anlatıyorum, zira son olarak yapılan testlerde en hızlı tarayıcı olma ünvanını da ele geçirmiş. Hala Internet explorer kullanan ya da FF kullanıp yeni sürümden haberi olmayanlar, oldurun. Evet burdan yeni starımı açıklıyorum, gönlümün Oscar'ı dalında tüm adayları sollayan isim, Uğur Gürsoy. Şu aralar çizdiği şeylere o kadar gülüyorum ve çevremdekilerde de 'yarılma' tepkileri alıyorum ki, artık kendimi tutamadım çaktım Oscar'ı, çaktım Altın Ayı'yı alakalı, alakasız. Fırat gibi efsane bir karakterle şüphesiz (gibi geliyor bana) herkesin çocukluğundan bir şeyler bulabildiği, mükemmel veleti yarattığı için, üstüne üstlük dergideki diğer köşesinde de inanılmaz işler ortaya koyduğu için avuçlarım acıyana kadar alkışlarımı sunuyorum abartılı bir ifade ile. Son olarak aklıma takılan ve çok hoşuma giden bir browser oyununun adresini vererek sözlerimi noktalamak istiyorum. Duyan vardır, oynayan vardır, yanından geçmemişi vardır, illa bir bilmeyene denk gelirde "uehauh süpermiş lan" der diye umarak tanıtacağım oyun Toon Crisis, gerçek görüntülerle animasyonun iç içe geçmesiyle fevkalbeşer bir shoot em up yapılmış, zorluk seviyesi de tatmin edici düzeyde, hatta sinir bozabilitesi var. Daha sonra browser oyunları üzerine geniş bir yazı yazmak sözünü vererek huzurlarınızdan ayrılıyorum.
Linki unuttum layn. !

9 Mayıs 2008 Cuma

Küstüüüm oynamııyoruuum


Talihsiz bilgisayar oyuncusu durumudur; oynanan oyuna küsmek. Uzun zamandır bilgisayar başında olan, seneler içinde disketli dönemlerden tutta, bugunün dvd oyunlarına gelene kadar, camiada adını, sayısını hatırlamayacak kadar oyunu bitirmiş bir insan evladı elbette ki, kıymettliissSsine* kurduğu her oyunu bitirmiş, uzun uzun oynamış değildir. Kimi oyunlar vardır daha install aşamasında bile ümit vadetmezler, kimisi biraz oynayılıp "eytere" denilerek uninstall edilir. Amaaa bazı oyunlar vardır ki, o oyunu sittin sene istesiniz de bitiremezsiniz. Bunun farklı sebepleri vardır ki bunlardan en pisi "oyuna küsmek" olanıdır.
Ördeğin; bir strateji oyunu alınır, kurulur campaignler takır takır geçilir, gerekirse sonlara doğru uzaylının ya da oranın yerlisinin dilini bile kapmış ve sıkılgan bir insan olup bitsede gitsek triplerine girilir; fakat oyun camiasında küskünlük getiren, kal getiren yegane sebeplerden birisi aniden karşımıza çıkar. Bug(software hatası)dır. Uulaaan! evet laaaayn! dedirten bir bug bezgin bir bekirin 40 dakika verip düşmanı alt ettiği son bölümde, haritadaki her nesne-canlı yok edildiği halde görevin bitmemesi gibi garip bir durum meydana geldiyse, hayata küsüp olayın üstünden aylar geçtiği, birilyon kere multisi(çoklu oyuncu), skirmishi her modu oynandığı halde o oyunun single'ı(tek başımıza yaptığımız görevler falan) bitirlmez. Eski atalarımızdan birininde dediği gibi "-küüüstüüm oynaamıyoooruuuum.."
Ya da açarsınız güzel bir ekşın oyunu gelirsiniz 6. 'lanet olası' adama kadar, sonra akşam arkadaşınızı bu zevkinize ortak olsun diye evinize çağarırsınız ve kendisi elinde "-bak bende kendi saveimi getirdim bende 4. adamdayım" diye gelirse naparsınız? Zaten adam dandik makinada grafikten ödün vererek yazııık şeklinde oynamış, e naparsın kendisine tüm ramlerinle kucak açar 2 elin sesi var şeklinde, adamın saveini beraberce o gece bitirirsin...E aferin, şimdi oyunun sonunu da biliyosun napcan kendikini, pfff balale, balale! oynamıcam işte..
Oyuna küsmek en pis bir şeydir arkadaşım ben bunu bilir bunu söylerim, benim evimde bi dolu küsülmüş oyun save'i var, gelin bitirin bee, hee olma mı?..

4 Mayıs 2008 Pazar

Ben bu yazıyı yazamıycam sanırım


Çok istedim, bugün kafamda hep yazı yazmak vardı. Durdum ara ara blogu açtım, geleni gideni kontrol ettim, durdum baktım, döndüm attım, olmadı, olduramadım. Reklamlarla alakalı bir şey yazacaktım esasında, baktım kafamı o yönde toplayamıyorum, teheey, söylemezsem nerden bilecekler ki dedim, yazmadım. Şey yapıcam ben de, kısacak yazıp bir kaç güzel link paylaşıp hem sizin gönlünüzü hoş tutup, hem de güncellememiş olmanın verdiği vicdani azaptan sıyrılıp süper boş günümü yaşamaya devam edeceğimdir. Misal buraya tıkla, çok güzel bir takım deviant sayfaları koleksiyonuna eriş. Sonra nah şuraya tıkla burda da fena şeyler yok, çizim falan. Bir de bu var, bu güzel bir tasarım. Şey kaldı bi de, şey, süper yaratıcı fotolar. İyi iyi, hadi yine yaptım size bir kıyak, yüce rabbim ben süper sorumlu, acayip yardımcı, süper kübik bir insanım, kıssadan hisseye vardım 2 dakikada. FİN

2 Mayıs 2008 Cuma

Sevemedim karagözlüm


Baktım bir ay oldu olacak, yüzde 99 hep hoşlandığım şeyler üzerine yazılar yazmışım. Sonra durdum kendime bir baktım, bir silkelenedim, dedim ya sevmediklerimiz? Ne yani sevmedik, hoşlanmadık diye onlara bu sayfada yer vermeyecek miyiz? Hiç öyle şey olur mu, ben demokratik bir insanım, ezilenlerin de sesine yer vermeliyim dedim. 1 Mayıs coşkusu içime dolmuş olsa gerek, bir coşku ile sevmediğim şeyleri yazmaya karar verdim alakasız bir şekilde. Ne bileyim belki sizin hoşunuza gitmiş olabilir, belki siz de beğenmediniz beraberce "olmadı diyoruz, 10 üzerinden 3 veriyoruz" gibi kritikler yaparız. İlk beğenmediğim konuğum, hepimizin tanıdığı, sevdiği, saydığı, kel olmasına rağmen "ehua parlıyon lan!" demediği bir müzisyen Moby. Efendim geçtiğimiz günlerde Last Night isimli yeni bir albüm çıkardı kendileri. Albümü dinlemeye başladım, üstüme bir ağırlık çöktü, neşeleneyim, coşayım diye başladığım albümü gözlerimi tek bir çizgi haline getirip ufukta kayboluncaya kadar küçülttü efendim. Yani iyi hoş, hareketli parçalar da var fakat, hani o bildiğimiz Moby tarzı değil, bu albümde pek farklı, slowdan girmiş. Çok hoşuma gitmedi, oysa ki ne umutlarla basmıştım o play tuşuna. Kel seni. Sıradaki kurbanım Efes One Love Festival. Evet şöyle bir durum var, bu güzide festivalimizin 2. gününde gelen gruplar açısından, "ee yine mi?" durumu söz konusu olmuş. Ne zaman gittiklerini hatırlayamadığım, balkan müziklerinin son dönemdeki iki popüler ismi Shantel ve Gogol Bordello yine geliyormuş. Çok da gerek yoktu diyorum, ama yine de daha önce izleme fırsatı bulamayanlar için güzel fırsat, tarzı sevenlere 2 grup bir arada. BM'yi sevmiyorum (Birleşmiş Milletler yani); zira kendileri Kongo'da barışı sağlamak için gidip, terör gruplarına silah satıp, altın fildişi alıyor efendim. İki yüzlüleri sevmiyorum. NTV'de yayınlanan yeni Yorum Farkı'nı eskisi kadar sevmiyorum, eskiden de Mehmet Barlas'ı dinler üst üste sevmezdim, şimdi gitti anchorman oldu, hiç sevmiyorum kendisini. Çinlileri giderek sevmiyorum, her yere dünyanın en kalitesiz mallarını, en dandik işçilikle üretilmiş ürünlerini dağıtıyorlar, inanılmaz kalitesiz, kansorejen içerikli boya ve diğer madderi ürettikleri her üründe kullanıyorlar leş gibi yaptılar dünyayı vallahi billahi. Ana yol ve caddeleri kırk kere düzeltip yenileyen ama ara sokaklardaki kaldırımları değiştirmeyi seneler sonra akıl eden göz boyamacı belediye başkanlarımızı, sevmiyorum. Fatura gönderme olayını mail ile yapmayı aklına getirmiş, bir nebze de olsa duyarlılık örneği göstermiş olmalarına rağmen, Türk Telekomu verdiği ultra kalitesiz ve kazık hizmetinden dolayı sevmiyorum. Ama sizi çok seviyorum. Ehe?

Hakkımda

misal burada bir isim var bir de soyad, şurda yaşım ve nereli olduğum. bu cümle bitince nerde okuduğumu, bölümümü, kaçıncı sınıf olduğumu yazacağım. sonraki cümle de klasikleşmiş bir tavırla şunları şunları yaparım diye ekleyip, akabinde biraz değişiklik olsun diye görece ayrıksı bir kaç özelliğimi daha ekleyip çok uzatmadan kendimi anlatıcam ki kafanızda bir prototip, bir fikir oluşsun. eğer üniversite öğrencisi ve yabancı-klasik-rock-elektronik bir şeyler dinliyorsam, "ha, bizim kafadan" diyeceksiniz. şimdi bunların hepsini yapmışım gibi bu yazıyı okuyup, kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. zahmet edip okuduğunuz ama bir şey öğrenemediğiniz için özür dilerim.
 

site analysis
EkleBunu Sosyal Paylaşım Butonu